20 Aralık 2012 Perşembe

Ceyda Düvenci Uludağ Üniversitesi'nde..

Uludağ Üniversitesi Radyo Televizyon Topluluğu, "Umutsuz Ev Kadınları" dizisinin başrol oyuncularından Ceyda Düvenci ile söyleşi düzenledi. Öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Düvenci sorulara cevap vererek,sempatik tavırlarıyla keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Bu keyifli sohbet için kendisine teşekkürler...








1 Aralık 2012 Cumartesi

OĞUZHAN UĞUR SÖYLEŞİSİ

.Uludağ Üniversitesi Radyo Televizyon topluluğu bu yılın ilk söyleşisini Oğuzhan Uğur'la gerçekleştirdi. Hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaşan Oğuzhan Uğur sempatik tavırlarıyla merak edilen soruları yanıtladı.

 
 Fotoğraflar için Menekşe Aktürk'e teşekkürler..

21 Ekim 2012 Pazar

Neden İnsanların Bazıları Solak?



İnsanların, hangi elini kullanacağı beyin tarafından gönderilen komutlarla belirlenir. İnsan beyni temel olarak iki bölümden oluşmaktadır ve ellerin işlevselliği de bu bölümlerin yolladığı komutlar sayesinde ortaya çıkar. İnsan beyni anatomik ve fonksiyonel olarak simetrik değildir ve bölümlerin üstlendiği özellikler/görevler farklıdır.
Beynin her iki bölümü de birbiriyle etkileşim halindedir fakat genellikle bölümlerden biri diğerine göre daha baskın olarak kullanılmaktadır. Sağ elini kullanan kişiler beynin sol tarafını, sol elini kullanan kişiler ise beynin sağ tarafını baskın olarak kullanmaktadır. Beynin her iki bölümü de farklı işlevler üstlenmektedir; sağ taraf üç boyutlu zeka, yaratıcılık, müzik, sezgi, görsel hafıza gibi işlevleri üstlenirken, beynin sol tarafı konuşma, analitik zeka, mantıklı düşünme gibi yetkilere sahiptir.

Tıbbın ve teknolojinin bu denli ilerlemişliğine rağmen, insanların solak olmalarının nedenleri hala tam olarak keşfedilememiştir. Günümüzde bile cevabı net olarak verilemeyen bu soruya, bilim adamları da farklı şekillerde yaklaşmış ve ortaya birbirinden değişik teoriler çıkmıştır;
· İlkçağlarda, insanlar kalkanlarını sol elle, mızrak kılıç gibi saldırı aletlerini de sağ elle tutmuşlardır. Bunun nedeni kalbin, vücudun sol tarafında bulunmasıdır, böylece kalkan kalbi korurken, mızrakla da avlarını avlayabileceklerdir. Sol elin sağ ele göre hareketsiz kalması insanların çok büyük bir kısmının sağ elinin daha fazla gelişmesine neden olmuştur.

· Anneler, kendi kalp atışlarını bebeklerine hissettirebilmek ve bebeklerinin rahat uyumaları için bebeklerini sol ellerinde tutmuş ve bir yandan da sağ elleriyle çeşitli işler yapmışlardır. Bu da sağ elin sol ele göre daha az hareket kabiliyeti kazanmasına neden olmuştur.

· Bebekler, doğdukları zaman ne solak ne de sağlaktırlar, çevrelerinde bulunan objelerin konumları, onların hangi ellerinin diğerine göre üstün olacağını belirlemektedir.

· Solaklık genetiktir, “dna” yapısına göre aileden gelmektedir. Çekinik genlerle aktarılır dolayısıyla nadiren ortaya çıkar. Ayrıca kesin olan bir nokta da şudur ki solaklar , sağlaklardan farklı olarak beyinlerinin her 2 yarım küresini de aktif olarak kullanabilirler, sağlaklar genellikle tek tarafı baskın kullanırlar en geçerli teori budur solakların seçkin insanlar olduğunun ve toplumdaki diğer sağ elini kullanan bireylere nazaran daha farklı ve kapsamlı düşündüğünün kanıtıdır.

· Doğum öncesinde erkeklik hormonunun fazla salgılanması ve/veya doğum öncesinde beynin yeteri kadar oksijen alamaması, doğan çocuğun solak olmasına neden olmaktadır.

· Kültürel baskılar olmasaydı, dünyadaki insanların yarısı sağ diğer yarısı ise sol elini kullanacaktı.
Bütün bu teorilerin yanısıra Londra üniversitesi profesörlerinden Chris McManus’un yaptığı araştırmalara göre; 20. yüzyılın başlarına kadar yoğun baskılara uğrayan solakların sayılarında bir artış gözlenmektedir. McManus; solak kişilerin sayısındaki bu artışı, gelişen toplumlardaki batıl inançların etkisini yitirmesine bağlamaktadır. McManus; geç doğum yapan kadınların(40 yaş ve üstü) çocuklarında solaklık oranının da fazla olduğunu belirtmektedir.
Solaklık, bireyin sol elini, sağ eline göre gündelik işlerde daha baskın olarak kullanmasıdır. Sol el ile yazı yazmak ve yemek yemek, solaklığın en çok göze çarpan örnekleridir.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Uyku Şeklinden Kişilik Analizi




Uyku üzerine araştırma ve analizler yapan uzmanlara göre, 6 ortak uyku pozisyonu ile farklı kişilikler ilişkili... Uzmanlara göre, 6 ortak uyku pozisyonu, insanların kişiliklerini yansıtıyor. Yatış pozisyonu uykuya dalma ve sağlıklı uyku üzerinde oldukça etkili İşte uyurken yatış pozisyonunuzun anlamları.

Fetus/ Cenin yatışı
Cenin şeklinde yani anne karnındaymış gibi kıvrılarak yatmak, dışa dönük ancak duygusal, hassas bir kalbe sahip olduğunuzu gösteriyor. Bu tür kişiler birisiyle ilk buluşmalarında utangaç olabilir ancak kısa sürede rahatlarlar.


Araştırmalarda 1000 kişiden 41i bu şekilde uyuduğu belirlenmiş. Kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla bu poziyonda uyuduğu da tespit edilen diğer bir bulgu..

Kollar yanda dik yatış
Çoğu kişi kollarını her iki tarafa sarkıtıp dik şekilde uyuyamaz. Bu şekilde uyuyunlar rahat, kalabalığa alışkın, yabancılara güvenen, sosyal insanlardır.. Buna rağmen, bazen kolay aldanabilirler..

Yaşlı duruşunda yatış
Her iki kolunu kıvırarak ellerini yastığın yanına veya omuz hizasına koyan kişiler doğal insanlardır. Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler taşıyabilirler. Düşünceleri zor veya yavaş değişir. Bir karar aldıklarında, bunu değiştirmekten hiç çok hoşlanmazlar.

Asker yatışı
Kollar vücudun yanlarında rahat bırakılmış yüz yukarı şekilde, sadece baş sağa sola dönecek şekilde yatanlar, sakin, sessiz, vakur, ağzı sıkı kişilerdir. Gereksiz yere konuşanlardan, ortalığı velveleye veren insanlardan hoşlanmazlar. Kendilerini diğer kişilerden yüksek olarak konumlandırırlar.

Yüzü koyun serbest düşüş yatış
Yüzü koyun yani bacaklarınız aralık ve düz, kollar baş hizasında yastığın üzerinde olacak şekilde, başını sağa-sola çevirerek yatanlar, topluluk, sürü halinde yaşamayı sever. Başkalarından çok kendilerini önemserler.. Bunun yanında sinirli, huzursuz ve içli, kolay incinen kişilerdir. Eleştirilmeyi veya uç durumları sevmezler.

Deniz yıldızı yatışı
Yüz yukarı, kollar başın her iki yanına yastığa konulmuş açık, bacakları sağa ve sola açık biçimde yatanlar iyi arkadaş olurlar. Bu tür kişiler her zaman başkalarını dinlemeye hazırdır ve yardım istediğinizde yardımcı olurlar. Genellikle ilgi odağı olmaktan hoşlanmazlar.

Hangi pozisyon sağlıklı
Sağlık açısından yüzü koyun yatmak sindirimi durdurur, deniz yıldızı ve asker pozisyonlarında horlama ile sıkça karşılaşılır, kötü uyunmasına neden olur. Midenin baskılanmadığı, kolay nefes alınan düz bir yatış gece boyunca sağlıklıdır. Rahat uyku sağlar, horlamayı azaltır.

Uyuyan kişiler nasıl yattığının farkında olmadığı için, bu şekilde yattıklarında bile çok iyi yku uyumaları her zaman mümkün olmayabilir. Bu tür araştırmalarda ayrıca, çoğu insanın uyku pozisyonunu değiştirmekten hoşlanmadığını da ortaya koyuyor. Buna göre insanların sadece yüzde 5i her gece farklı bir pozisyonda uyuduğunu belirtiyor.

6 Temmuz 2012 Cuma

ACELE KARAR VERMEYİN....



Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama
Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı 
varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin 
tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..

"Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan
dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,
at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak,
bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala
satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.
Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...

İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş.
"Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.
Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.
Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı?
Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.
Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."

Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.
Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...
Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.
Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.
Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.
"Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının
kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu
oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz"
demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.
Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini
henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz
kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"

Köylüler bu defa açıkçn ihtiyarla dalga geçmemişler
ama içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler...
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan
ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış.
Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman
yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.
"Bir kez daha haklı çıktın" demişler.

"Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre
kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.
Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın"
demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme
hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş.

"O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.
Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba
ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde
gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu
ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan
bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler,
ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri
askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın
kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya
öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı
olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık
ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler,
belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının
kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."

"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş,
ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez.
Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda,
sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih,
hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:

"Acele karar vermeyin.
Hayatın küçük bir dilimine bakıp
tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
Karar; aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi,
dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl,
insanı daima karara zorlar.
Çünkü gelişme halinde olmak
tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.
Oysa gezi asla sona ermez.
Bir yol biterken yenisi başlar.
Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
Bir hedefe ulaşırsınız ve
daha yüksek bir hedefin hemen
oracıkta olduğunu görürsünüz."

Lao Tzu

5 Temmuz 2012 Perşembe

İnsalık Tarihin En Komik ve En İlginç 10 Ölüm Olayları





1) Amerika’da 1995 yılında Bir Kola makinesinden bedava içecek almaya çalışan adam makineden fırlayan kutu kolanın kafasına isabet etmesi sonu hayatını kaybetti.

2) Astronot biliminde çığır yaratan Tycho Brahe isimli Danimarkalı bilim adamı tuvalet gitmediği için ölmüştür. 16. yüzyılda yemek bitmeden sofradan kalkılması hoş karşılanmazdı. Tycho Brahe davetli olduğu bir şölene gitmeden tuvalete girmeyi unuttu. Yemekte içkiyi fazla kaçıran bilim adamı tuvalete gitmek için izin isteyemeyecek kadar nazik olduğundan idrar kesesi patlamıştır ve 11 gün acı çektikten sonra ölmüştür.

3) Arjantin Buenos Aires’te gerçekleşen ölüm olayında karısını öldürmeye çalışan adam karısını kaldıkları otelin 23. katında aşağıya atar. Kadın aşağı düşerken elektrik tellerine takılır. Karısının ölüp ölmediğinden emin olmak isteyen adam kendisinide aşağı atar, tellere tutunamaması sonucu yere çakılarak hayata veda eder.

4) 1983 yılında Amerika’nın San Diego eyaletinde polisler tarafından hırsızlık yaparken yakalanan kadın eğer kendisini bırakmazlarsa ölene kadar nefesini tutcağını söyledi. Polislerin bu isteği kabul etmemesi sonucu kadın kendi nefesini tuttu ve morarak öldü.

5) İtalya’da gerçekleşen bir ölüm olayında Pisa kentinde oturan Romollo Ribaldo isimli adam işsiz olduğu için intihar etmeye karar verir. 42 yaşındaki Romollo Ribaldo’ya eşi intihar etmemesi için dil döktü. İkna olan Romollo ağlamaya başladı ve elindeki silahı yere fırlattı ve kötü sürpriz… Yere düşen silah ateş aldı ve silahtan çıkan kurşun Romollo’nun eşine isabet etti ve kadın öldü.

6) Amerika’da bir hayvanat bahçesinde görevli olan fil bakıcısı rutin temizliğini yaparken filin dışkısı altında kalarak can vermiştir.

7) Khay Rahnajet isimli Iraklı bir terörist içinde bomba düzeneği olan bir paketi posta ile suikast adresine gönderdi. Paketin üzerinde yeteri kadar pul olmadığı için posta servisi paketi geri postalar. Paketi alan acemi terörist pakete bomba düzeneği kurduğunu unutarak paketi açar, bombanın patlaması sonu parçalanarak ölür.

8 ) Eşine şaka yapmak isteyen Jake Fen isimli bir adam kendisini asmış süsü verir. Eve gelen eşi kocasının kendisini asığı görünce bayılır. Bu sırada kapıyı açık gören komşuları olan kadın içeri girer. Jake ve eşinin öldüğü zanneden kadın evi soymaya karar verir ve ne varsa toplar. Evden topladıkları ile dışarı çıkmak üzere olan kadına Jake tekme atar. Kadın cesedin canlandığını zannederek korkudan ölür.

9) New York’un işlek caddelerinin birinde bir otomobil yürüyen bir yayaya hafifçe çarptı. Yaya tam yerden kalkacağı sırada yoldan geçen birisi kalkmazsa sigortadan yüklü miktarda para alabileceğini söyler. Yayada yola tekar yatar. Otomobil sürücüsü ise yayanın yerden kaltığını düşünerek gaza basar ve yaya otomobilin altında ezilere can verir.

10) Mısır’da bir çiftçilik yapan bir adam tavuklarından birinin Nil nehrine düştüğünü farkeder ve tavuğunu kurtarmak için nehre atlar. Fakat girdaba yakalanınca kıyıya dönemez ve yardım ister. Adamın yardımına yetişen oğlu başarılı olmaz ve o da girdaba kapılır. Baba oğul kurtarılmak için yardım istemeye başlarlar. Adamın karısı kızları ve diğer oğlu yardım etmek isterler fakat onlarda başarılı olmazlar. 6 kişilik aile boğularak can verir fakat tavuk kurtulur.



2 Temmuz 2012 Pazartesi

RENKLERİN HAYATIMIZDAKİ ETKİLERİ


Kaynak: Sabah / Eylem Bilgiç

Her rengin bir enerjisi olduğunu biliyor muydunuz? Renk terapisinin yüzlerce yıl önce Uzakdoğu''da uygulanmaya başlandığını söyleyen sağlıklı yaşam uzmanı Işık Kırgız, doğru rengin pek çok hastalığı iyileştirici etkisi olduğu görüşünde.

Göğüs kanseri teşhisi konan ünlü pop yıldızı Kylie Minogue ameliyat için yattığı hastanedeki odasını pembeye boyattı ve baştan sona pembe objelerle süsledi. İlk çocuğuna hamile olan Britney Spears da son klibinde pembeler içinde çıktı seyircinin karşısına. Öyle ki Hummer cipinin koltuk döşemeleri bile pembeydi. Her iki yıldızın da pembeyi tercih etmesinin altında bu rengin taşıdığı enerji yatıyor.

Duygunun ve saf sevginin rengi olan, hayallerin ve korunma duygusunun pekişmesini sağlayan pembenin aynı zamanda ağrıları hafifletme gibi bir özelliği de bulunuyor. Renk terapisi; renklerin bedenle dengesini, enerjisini kurarak zihinsel, fiziksel, ruhsal ve duygusal anlamda rahatlama sağlıyor. Bu terapinin geçmişi çok eskilere dayanıyor.

Tibet''te, Uzakdoğu''da yüzlerce yıl önce uygulanmaya başlanan terapi, zamanla daha bilimsel bir potaya taşınmış ve renk dalga boylarının insan bedeni üzerinde ciddi etkilere sahip olduğu ortaya çıkmış. İnsanların günlük hayatlarında giydiği, kullandığı renklerin ruh hallerini ortaya koyduğu, yaşam stillerini anlattığı belirlenmiş.

TURUNCU NEŞE KAYNAĞI

Sağlıklı yaşam uzmanı Işık Kırgız, renklerden yararlanmak için onların anlamını ve hayattaki yerini bilmek gerektiğini söylüyor: "Renklere sadece hayatımızdaki tonlar olarak değil, bize verdiği enerji olarak bakmalıyız. Her rengin anlamı var. Çünkü hepsi farklı dalga boylarına sahip. Farklı dalga boylarına sahip oldukları için de farklı enerji taşıyorlar. Örneğin, bütün renklerin kaynağı olan beyaz, hayata dair olguların açılımıdır."

Birtakım problemler yaşayan veya yorganın altından çıkmak istemeyenlerin mutlaka turuncu ya da kırmızı giymeleri gerektiğini söyleyen Kırgız, bu renklerin taşıdıkları enerjiyi bu sayede bize de yükleyeceklerini anlatıyor. Depresif, gergin, kızgın durumlarda ise kırmızı ve turuncunun kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.

Renkler sağlıkta ve bedeni arıtıp, temizlemek için de aktif rol oynuyor. Mesela yüksek tansiyon ya da yüksek ateşte mavi kullanıldığı takdirde tansiyon ve ateşte düşme gözleniyor. Aynı zamanda aşırı kanamalarda da mavi kanamayı azaltıyor. Düşük tansiyonda, dolaşım bozukluğunda, eklem ağrılarında, kilo probleminde kırmızı; bağırsak tembelliğinde sarı kullanmak ya da düşünmek yardımcı oluyor.

Pembe ise rahatlatıcı bir renk olduğu için ağrıları hafifletiyor. Renklerin enerjisinden yararlanmak için ille de o renkte bir kıyafet giymeniz gerekmiyor. Kırgız''a göre bir taş, obje ya da sadece düşünerek o rengin enerjisini alabiliyorsunuz.

KİLO VERDİRİYOR

Işık Kırgız''ın uyguladığı ''biyofoton'' tedavi filtreleri de renklerden yararlanarak sorunlardan kurtulmayı vaad ediyor. Mekanizma olarak doğal ışık ve vücudun kendi enerjisini kullanan biyofotonlar çeşitli renk dalgalarından oluşuyor. Vücuda yapıştırılarak kullanılan biyofotonlar, kırışıklıkların, lekelerin, selülitin, vücuttaki ciddi ağrıların yok olmasını sağlıyor. Migreni olanlar, migren noktalarına yapıştırıyorlar. Biyofotonlardaki renk dalgaları damarları yavaş yavaş gevşetiyor ve vücut rahatlıyor. Böylelikle örneğin migren ağrısı da bir süre sonra yok oluyor. Biyofotonlar sigarayı bırakmada da yüzde 90 başarı sağlıyor.

Avrupalılar, aynı zamanda anti-stres özelliği bulunan biyofotonları çantalarında taşıyor ve stresli anlarında çıkartıp stres noktalarına yapıştırıyor. Renklerin enerjisinden yararlananlar ve bulundukları durum içinde hangi rengi kullanmaları gerektiğini bilenler çok daha kolay bir yaşam sürüyorlar. Sağlıklı yaşam uzmanı Işık Kırgız, bu uygulamanın kesinlikle tıbbi tedavinin yerini tutamayacağını; sadece destekleyici terapi olduğunu da ekliyor.

Doğadaki tüm renk dalgalarının bir enerjisi var. Renklerden alınan bu enerjilerin de kişinin psikolojisini etkilediği varsayılıyor.

TURUNCU Neşe verici bir renk. Dışa dönüklük, canlılık ve heyecan, cinsellik duygularını harekete geçirir.

MAVİ Sezgilerin rengi. İç dinginliği, sevgi, huzur, sakinlik ve barış duygularını pekiştirir.

KIRMIZI Canlandırıcı etkisi var. Motivasyonu, enerji, coşku ve yaşama sevincini, sıcaklık ve aşk duygularını, kan basıncını ve vücut ısısını harekete geçirir.

YEŞİL Güvenin rengi. Paylaşma, cömertlik, huzur, istikrar, sakinlik, zihinsel ve duygusal benlikte etkin.

KAHVERENGİ Ağırbaşlılık, önderlik rengi. Eğitim, öğretim, kültür, sanat, emin olma ve sağlamlık duygularını pekiştirir.

LACİVERT Uyum ve başarı rengi. Sakin ve dingin olma duygularını pekiştirir.

PEMBE Duygunun ve saf sevginin rengi. Hayallerin, korunma duygusunun pekişmesinde etkin.

MOR Ruhsal dünyanın rengi. Asilliği, dengeyi, kendine güveni, sakinleştirici ve dinlendirici duyguları pekiştirir.

SARI Akıl ve zeka rengi. Umut, ilham ve yöneticilik duygularını pekiştirir.

SİYAH Güç ve bireysellik rengi. Tutku, hırs, inat ve muhalefet duygularında etkin.

Evde siyahtan kaçın

Renkler doğru kullanıldıklarında hayatımızı olumlu yönde etkiliyor. Işık Kırgız bir renge uzun süre bağlı kalınmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Örneğin sürekli mavi kullanıldığında kendinizi tembelleşmiş, durgun hissetmeye başlayacağınızı, sürekli kırmızı kullanmanın da agresif bir ruh haline sahip olmanıza sebep olacağını söylüyor. Ama bu çok sevdiğiniz bir renkten uzun süre mahrum kalacağınız anlamına gelmiyor. Örneğin, maviyi çok seviyorsanız bunu turuncuyla dengeleyebilirsiniz. Mavi tonlarındaki kıyafetinizle birlikte turuncu aksesuar kullanmak gibi...

Kırgız, yatak odasının da baştan sona siyah ve kırmızı renklerle dekore edilmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Çünkü bu renkler bir süre sonra ruh dengenizi bozuyor ve depresif bir ruh haline sahip olmanıza neden oluyor.

HUZUR PASTEL TONLARDA
Kırgız, siyah ve kırmızıyı sevenlerin bu renkleri biblo, abajur, tablo gibi objelerde kullanmalarının daha doğru olacağını söylüyor. Evlerin duvarlarında, mobilyalarda ya da genel dekorasyonunda tercih edilmesi gereken renklerin başında ise daha çok dinginliği ve huzuru hatırlatan lila, mavi, yeşil ve pembe geliyor.

22 Haziran 2012 Cuma

Ağva


Ağva , İstanbul’un Şile ilçesine bağlı bir beldedir. İstanbul’a uzaklığı 97 kilometredir ve bir tatil beldesidir. Yeşilçay ve Göksu’nun Karadeniz’e döküldükleri yerde oluşan küçük bir delta üzerine kuruludur. Zaten Ağva, “iki dere arası” demektir. Bugün bir çok otel ve pansiyon bulunduran Ağva, haftasonları denizin keyfini çıkarmak aynı zamanda da sakince kafa dinlemek isteyenlerin uğrak yeridir. Doğal güzelliği açısından ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. .Yaklaşık 4.5 km kumsalı bulunan Ağva'da koylar da mevcut..Ben koylarına bu sene gidemedim ama gittiğim yerlerin fotoğraflarını sizinle paylaşmak istedim.

Ağva tatiliniz sırasında nehirde tekne ile gezi yapabilir,


 akşam üstü fenere doğru ya da meydanda yürüyebilir,



 ya da fener yolunda kayalıklara oturup deniz manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.










20 Mayıs 2012 Pazar

Gülhan Şen'le Uludağ Üniversitesi'nde Söyleşi

 Uludağ Üniversitesi bahar şenlikleri kapsamında yapılan söyleşilerden biri de sevilen sunucu Gülhan Şen'le gerçekleştirildi. Yaptığı gezilerde yaşadığı ilginç olaylardan ve karşılaştığı zorluklardan bahseden güzel sunucu , hayranlarının sorularını da yanıtsız bırakmadı.






18 Mayıs 2012 Cuma

Dinle Sevgili Oyuncuları Uludağ Üniversitesi'nde.!

Dinle Sevgili dizisinin başrol oyuncuları Zeynep Dörtkardeşler , Ceyda Tepeliler ve Cem Kılıç Uludağ Üniversitesi bahar şenlikleri kapsamında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdiler. Söyleşinin sonunda Cem Kılıç hayranlarına jest yaparak gitar eşliğinde bir şarkı seslendirdi.














30 Nisan 2012 Pazartesi

Uludağ Üniversitesi 8. Medya Ödülleri

Uludağ Üniversitesi Radyo ve Televizyon Topluluğunun bu yıl 8.sini düzenlediği Uludağ Üniversitesi Medya Ödülleri töreninde ödüller sahiplerini buldu. Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde düzenlenen tören Boğaziçi Caz Korosu'nun muhteşem performans gösterisi ile başladı.30 Bin kişinin medyaodulleri.org sitesinden yaptığı oylama sonucu birincilerin belirlendiği bu gecede Tiyatro Onur Ödülü Müjdat GEZEN e verildi. Düzenlenen törene ;En İyi Dizi seçilen Suskunlar dizisinin sevilen oyuncusu Murat YILDIRIM, En İyi Film Fetih 1453 seçilirken filmin yapımcısı Faruk Aksoy ,Yılın En Başarılı Teknik Direktörü Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam,Yılın Çıkış yapan Sanatçısı Fettah Can,En İyi Kültür Sanat Programı Ayna seçilirken ödülünü program sunucusu Saim ORHAN, çok sayıda sanatsever ve öğrenci katıldı.24 Farklı kategoride ödül dağıtılan geceye Karizma Show ve MSC Dans Grubu Muhteşem dans ve akrobasi gösterileriyle damgasını vurdu.




Gecede Ödül Alanlar:
1- En iyi Müzik Kanalı: Power Türk
2- En İyi Yerel Radyo: Olay Fm
3- En İyi Dizi: Suskunlar(SHOW TV)
4- En iyi ulusal Radyo (Yerli Müzik):Pal Fm
5- En İyi Magazin Programı:Show Klüp(SHOW TV)
6- En iyi Gazete:Hürriyet
7- En iyi Yerel Tv Kanalı:As Tv
8- En iyi Ulusal Televizyon Kanalı:Show Tv
9- En iyi Ana Haber Spikeri:Nazlı Tolga(FoxTv)
10- En iyi Yarışma Programı:Kim Milyoner Olmak İster(ATV)
11- En iyi Radyo (Yabancı Müzik):Number 1
12- En iyi Yerel Radyo Programı:Sabah Sabah Şeyda(Radyo Aktif)
13- En iyi Sinema Filmi:Fetih 1453
14-En İyi Talk Show:Beyaz Show(Kanal D)
15- En iyi Haber Kanalı:NTV
16- En iyi Radyo Programı:Murat Bizi Eve Götür(PAL FM)
17- En iyi Yerel Program:Doğukan Erdem Kutlu ile Gecenin Rengi(AS TV)
18- En iyi Bilgi Eğitim Kültür:Ayna (Stv)
19- Yılın En Başarılı Teknik Direktörü:Ertuğrul Sağlam
21-Tiyatro Onur Ödülü:Müjdat Gezen
22.Yılın En Başarılı Korosu:Boğaziçi Caz Korosu
23- En İyi Çıkış Yapan Sanatçı:Fettah Can





9 Mart 2012 Cuma

Feridun Düzağaç söyleşisi

Çarşamba günü Feridun Düzağaç müzik topluluğunun davetlisi olarak Uludağ Üniversitesi'ndeydi. Hayranlarının yoğun ilgisi karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Feridun Düzağaç hayranlarına keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.